
Yapay zeka teknolojisinin gelişmesi ile birlikte hayatımıza giren dijital asistanların kullanım sıklığı zamanla artıyor. Ancak yapılan araştırmalar doğrultusunda bu gelişmenin toplumsal cinsiyet eşitsizliğindeki uçurumu derinleştirdiğini ortaya çıkarıyor.
Kadınların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmek için eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığa dair çalışmalar yürüten İn-an Hareketi, “Sesi Açıyoruz” program serisinin yeni bölümünde dijital gelişmelerin toplumsal cinsiyete etkilerini değerlendirdi.
Yapay zeka araçlarının kullanım sıklığının geçtiğimiz yıllara göre belirgin bir şekilde arttığı bir dönem yaşanıyor. İnsanlar, yapay zeka teknolojilerinin sunduğu faydalardan giderek daha çok yararlanıyor. Teknolojinin erişim gücü göz önüne alındığında toplumsal cinsiyet rolleri üzerindeki etkisi de dikkat çekiyor.
UNESCO ve EQUALS Beceriler Komisyonu tarafından 2022 yılında yapılan araştırmaya göre, teknolojinin öncüleri olan ekiplerde erkekler bireyler büyük oranda ağırlık oluşturuyor. Dijital sektördeki toplumsal cinsiyet orantısızlığının sebep olduğu etkiyle teknolojik ürünlerin kadın erkek arasındaki eşitsizliğini besleyecek sonuçlar ortaya çıkıyor.
Kadınların iş dünyasındaki varlığını kuvvetlendirmek için eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığa dair çalışmalar yürüten İn-an Hareketi’nin, Harvard Business Review’in sosyal medya kanalında yaptığı “Sesi Açıyoruz” program serisinin yeni bölümünde dijital gelişmelerin toplumsal cinsiyete etkileri üzerine konuşuldu. Sunuculuğunu Twiser CGO’su ve İn-an Hareketi’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk’ün üstlendiği programın yeni bölümünde teknolojideki 10 Kadın Liderden biri seçilen Saniye Gülser Çorat konuk oldu.
Dijital Asistanlar Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışmalarını Geriye Götürüyor
Programda uluslararası medyada büyük ses getiren “Becerebilseydim kızarırdım” araştırmasındaki detaylara yer veren Saniye Gülser Çorat, Siri’ye cinsel içerikli bir hakaret edildiği zaman “becerebilseydim kızarırdım” yanıtının alınmasını çok tehlikeli bularak harekete geçtiklerini belirtti.
Çorat “Dijital asistanların hepsi kadın sesleri ile seslendiriliyor. Siri ile konuşurken belli bir ses tonunun üzerinde konuşmak durumundasınız. Erkekler, özellikle erkek çocukları dijital asistanlar ile konuşurken emir vererek ve hatta aşağılayıcı bir dille iletişim kuruyorlar. Dijital asistanlar da cevap verirken itaatkar cevaplar veriyor. Bunun sonucunda dijital asistanlarla sürekli ilişki kuran erkekler, çevrelerindeki kadınlardan da aynı davranış biçimini bekliyorlar.
Erkek çocukları, anneleri, kız kardeşleri ve bakıcılarıyla dijital asistanlarla konuştukları gibi buyurgan ifadelere yer veriyorlar. Onlardan kendilerini alttan alan cevaplar vermelerini bekliyorlar. Tüm bu davranış kalıpları yıllardır yürütülen toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının geriye gitmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Yaptıkları araştırmanın dünyada büyük yankı uyandırması sonucunda Alexa dışındaki bütün dijital asistanlara erkek sesi seçeneğinin de eklendiğini söyleyen Saniye Gülser Çorat, dijital asistanların hakaretlere karşı cevapları farklılaştırılsa da hâlâ toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirecek cevaplar vermeye devam edebilen bir sesli asistan olmadığını da ekledi.
Dijital Asistanları Geliştiren Alanlarda Kadınların Yokluğu Bu Araçları Olumsuz Etkiliyor
Teknolojik şirketler kadın çalışanlara yer verse de kadınlar teknoloji geliştirme alanlarında yer edinemiyorlar. Dijital asistanları geliştiren alanlarda kadın çalışanların bulunmamasının bu araçların yapısını olumsuz yönde etkilediğine değinen Twiser CGO’su ve İn-an Hareketi’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk “Teknolojinin gelişmesini olumlu karşılıyor ve bir gelişmişlik düzeyi olarak kabul ediyoruz. Öte yandan teknoloji sektöründe kadınların azınlıkta olması, kendilerine yer bulamaması sonucunda gelinen noktada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da artığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.