Pagrus Creative 2019 yılında kuruldu. Şirket; etkinlik, tasarım, dijital ve prodüksiyon alanlarında hizmet veriyor. ABD, İzmir ve İstanbul ofislerinde ulusal ve uluslararası alandaki projelere hizmet veriyor. Event News, Pagrus Creative Group ile görüştü ve Aylin Bozman ile Samet Ekin’in görüşlerini aldı.Samet Bey sizi ve Pagrus Creative Group’u tanıyabilir
miyiz?S.E. (Samet Ekin): 2007 yılından bu yana MICE sektörünün birçok segmentinde çalışma fırsatı buldum. Festivallerden kongreler, kültür-sanat etkinliklerinden sahne yönetimine dek uzanan geniş bir yelpazede sektörel tecrübe yaşadım. Aynı zamanda farklı iş dergilerinde editörlük görevinde de bulundum. 12 yıllık deneyimimi iletişim alanında uzman olan ortağım Aylin Bozman ile yeni bir hikâyede buluşturduk. Pagrus Creative Group’u 2019 yılının son çeyreğinde kurduk. 4 ayak üzerine kurduğumuz şirketimiz; etkinlik, tasarım, dijital ve prodüksiyon alanlarında hizmet veriyor. ABD, İzmir ve İstanbul ofislerimizde ulusal ve uluslararası alandaki projelere yetkinliğimiz dahilinde hizmet veriyoruz. Aynı zamanda sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda yenilikçi ve dijital projelerle danışmanlık ve etkinlik planlamalarına da dahil oluyoruz.Pargus Creative olarak ne tür projeler geliştiriyorsunuz?S.E: Şirketi kurmamızdaki temel amaç klasik bir etkinlik
yönetimi ve tasarım şirketi olmaktan ziyade MICE alanında sıklıkla
karşılaştığımız “terzi-sökük” ilişkisine doğru bir yaklaşımla çözüm üretmek. Bu
kapsamda turizm ve MICE alanında raporlar hazırlarken, sektörün dünya ile
uyumlu bir gelişim göstermesi amacıyla projeler üretiyoruz. Bir nevi
danışmanlık ve iletişim ajansıyız da diyebiliriz. Bunun yanında deneyimli
olduğumuz etkinlik yönetimi, tasarım, dijital medya ve prodüksiyon alanlarında
markalarımıza hizmet veriyoruz.Şirketinizin gerek sektör içinde ve gerekse ülkemiz
genelinde elde ettiği deneyimlerden ve kazanımlarından söz eder misiniz?A.B. (Aylin Bozman): Pagrus Creative Group, özellikle son 6 yılda sektörümüzün yeni çıkan yasalar ve global dönüşümlere ayak uydurma döneminde yeniliği takip ederek gelecek planlamasında doğru bir stratejik hatta sahip oldu. Buna örnek olarak; dijital etkinlik formatları, müşteri memnuniyetini doğru noktada yakalamak amacıyla ülkenin sosyolojik ve politik akışının takip edilmesi gibi fark ve fayda yaratacak özelikleri söylebiliriz. Event sektörü sizin için ne ifade ediyor?S.E.: Event sektörü deyince aklıma ilk gelen şey arzu
ve heyecan… İletişimin, insanın dokunabileceği tüm alanlara yayılması demek.
Kısaca aklımıza gelen güzel şeylerin başımıza gelmesi diyebiliriz. A.B.: Ben event sektörünü daha çok bağımlılık olarak
tanımlıyorum. En güzel bağımlılık insanın işine ve insanlar için ürettiklerine
karşı olmalı. Aylarca emek verdiğimiz birkaç günlük etkinliğe gelen insanların
tattığı heyecan ve yüzlerindeki mutluluk kadar insana haz veren bir başka duygu
olamaz.Başarılı bir etkinliği nasıl tanımlarsınız?S.E: Hatasız etkinlik başarılıdır. Bunu söylememdeki
sebep sektörümüzün hatasızlık üzerine tanımlanan bir kavram olması, yani
“organizasyon”, yani organize olmak. Bunun yanında vermek isteiği mesajı tüm
kitleye uygun motto ve kurguyla verilmesi de etkinliklerin başarısı açısından
çok önemli. A.B.: Başarılı bir etkinliğin temelinde marka ve
müşteriyle doğru iletişim yatıyor. Müşteriyi doğru anlamak, detaylara inerek
etkinliğin 5N 1K’sına uygun cevaplar bulabilmek çok önemli. Başarılı bir
etkinliğin mayası daha çok etkinlik öncesindeki iletişimde bulunuyor.Etkinlik projelerinin hazırlık evrelerinden söz eder
misiniz? S.E: Biz bir etkinliğe marka iletişimiyle başlıyoruz.
Önce markamızın içinde bulunduğu güncel gelişmeleri takip ediyoruz. Yeni bir
ürün çıkardılar mı, nasıl bir hedefle yol alıyorlar, nasıl bir algı oluşturmak istiyorlar,
pazarlama stratejileri neler gibi sorulara cevap arıyoruz öncelikle. Sonrasında
işin temasına, tasarımlarına ve kurgusuna ona göre çalışıyoruz. Görev
dağılımını da o işin özüne uygun bir şekilde yaparak etkinliğe giden süreci
örüyoruz.Müşterilerden gelen briefleri yeterli buluyor musunuz? Ajanslarla
sağlıklı briefler paylaşıldığını düşünüyor musunuz?A.B.: Markalar genel olarak brief verirken bütçe
odaklı düşündükleri için ajanslardan çekinerek iletişim kuruyorlar. Dolayısıyla
burada ajansların doğru yönlendirmeler yapması çok önemli. Sağlıklı brief’in
başlangıcı ajansın hazırlığıyla orantılı. İlk brief’ler genellikle amaca hizmet
etmiyor tabii ki. Biz burada iletişimin pinpon masasına döndürülmemesi için
merkeze kâr odağını değil anlama çabasını koyuyoruz. Genel olarak da bir
sıkıntı yaşamıyoruz.İnsan kaynağı, sektörün en temel konularından biri. Sizce
başarılı bir etkinlikte Süpervizör, Host ve Hostesler hangi kriterlere göre
belirlenmeli?S.E.: Ben burada İK şirketlerinin içinde bulunduğu
zorlu koşulların farkındalığıyla cevap vermek istiyorum. Sektörün tamamında
şartlar gereği ucuz iş gücü talebi var. Bu sorundan kaynaklı olarak da İK
şirketleri bu standarta göre personel istihdam ediyor. Dolayısıyla kriter arama
çabası da boşa çıkmış oluyor.Event Sektörünün, ülkemizde yeterince kurumsallaştığına
inanıyor musunuz?S.E.: Event sektörünün kurumsallaşmasının önündeki en büyük engel sektörel birlik ve dayanışma. Sektörel derneklerin akademiden kopuk yapıları ve ajansların mesleki standartlardan uzak duruşu MICE endüstrisine dağınık bir sürü görüntüsü veriyor. Bunun önüne geçilmesi için ilk yapılması gereken problemlerin doğru tanımlanması, akademi ve uzmanlarla birlikte bir reçete oluşturulması. Ülkemizde gerçekleştirilen etkinlik projeleri hakkında ki
genel görüşlerinizi alabilir miyiz? Yeterli kaliteye sahip olduğunu düşünüyor
musunuz? ve hedeflenen izleyici kitlesine hizmet verilebiliyor mu?A.B.: 2005-2014 yılları arasında ülke genelinde
gerçekleştirilen etkinliklere baktığımızda dünya ile yarışan birçok projeyi
görebiliriz. Onbinlerce kişinin katıldığı festivallerin, uluslararası kongre ve
konferansların, dünyaca ünlü müzikallerin, kültür-sanat etkinliklerinin yoğun
olduğu bu dönemin, hem ekonomik açıdan hem de ülkemizin tanıtımı açısından
çokça katkısı olduğunu söyleyebilirim. Bu dönem yapılan etkinlikler kalite
yönünden tartışılmaz nitelikteydi. Küstürülen profesyoneller, sektörel
dalgalanmalar ve ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullar son 5 yılda MICE
sektörünü çok yıprattı. Son 2 yılda toparlanmaya çalışan sektör, izleyici kitlesinin
artan talebiyle tekrardan ayağa kalkıyor. Umarım bu süreç ve çaba devletin
katkısına ve markaların yatırımlarına vesile olur.Event Sektörü ve sektör aracılığıyla 60 farklı iş kolu,
başarılı bir projenin hayata geçmesi için yoğun çalışmalar sergiliyor. Sizce
yapılan bu çalışmalar karşılığını alabiliyor mu?S.E: Samimi her çaba karşılığını alır. Hele ki parlak
ve idealist insanlardan oluşan sektörümüz için bu çabaların başarıyla
taçlanması olmazsa olmazdır. Ülkemizin turizm ve MICE alanında elde ettiği
global kazanımlar ortadayken daha iyisi için verilen mücadeleler elbette
karşılığını bulacaktır.Türkiye’de deniz de bitmez kum da, elbette umut
da…Türkiye’de yer
alan etkinlik mekanların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Alt yapı ve konfor
olarak dünya ile mukayese ettiğinizde neler söylersiniz?A.B.: Etkinlik mekânlarının sayısı yeterlilik
gösteriyor. Özellikle son yıllarda açılan convention hoteller bu açığı
fazlasıyla kapattı. Ancak bu mekânların projelendirme ve yapım süreçlerinde
etkinlik profesyonellerinden görüş alınması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medya aracılığıyla mı? Yoksa son kullanıcının bir
etkinlik kapsamında dokunarak ya da tadarak elde ettiği veri mi olumlu sonuçlar
ortaya çıkarır ve satışları artırır?S.E.: Her ikisi de diyebilirim. Artık sosyal medya
ile gerçek alan birbirinden bağımsız düşünülemiyor. Bu iki noktaya doğru mesaj
vererek ve projelerin bu alanlara yansımaları hesaplanarak olumlu sonuçlar elde
edilebilir.
miyiz?S.E. (Samet Ekin): 2007 yılından bu yana MICE sektörünün birçok segmentinde çalışma fırsatı buldum. Festivallerden kongreler, kültür-sanat etkinliklerinden sahne yönetimine dek uzanan geniş bir yelpazede sektörel tecrübe yaşadım. Aynı zamanda farklı iş dergilerinde editörlük görevinde de bulundum. 12 yıllık deneyimimi iletişim alanında uzman olan ortağım Aylin Bozman ile yeni bir hikâyede buluşturduk. Pagrus Creative Group’u 2019 yılının son çeyreğinde kurduk. 4 ayak üzerine kurduğumuz şirketimiz; etkinlik, tasarım, dijital ve prodüksiyon alanlarında hizmet veriyor. ABD, İzmir ve İstanbul ofislerimizde ulusal ve uluslararası alandaki projelere yetkinliğimiz dahilinde hizmet veriyoruz. Aynı zamanda sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda yenilikçi ve dijital projelerle danışmanlık ve etkinlik planlamalarına da dahil oluyoruz.Pargus Creative olarak ne tür projeler geliştiriyorsunuz?S.E: Şirketi kurmamızdaki temel amaç klasik bir etkinlik
yönetimi ve tasarım şirketi olmaktan ziyade MICE alanında sıklıkla
karşılaştığımız “terzi-sökük” ilişkisine doğru bir yaklaşımla çözüm üretmek. Bu
kapsamda turizm ve MICE alanında raporlar hazırlarken, sektörün dünya ile
uyumlu bir gelişim göstermesi amacıyla projeler üretiyoruz. Bir nevi
danışmanlık ve iletişim ajansıyız da diyebiliriz. Bunun yanında deneyimli
olduğumuz etkinlik yönetimi, tasarım, dijital medya ve prodüksiyon alanlarında
markalarımıza hizmet veriyoruz.Şirketinizin gerek sektör içinde ve gerekse ülkemiz
genelinde elde ettiği deneyimlerden ve kazanımlarından söz eder misiniz?A.B. (Aylin Bozman): Pagrus Creative Group, özellikle son 6 yılda sektörümüzün yeni çıkan yasalar ve global dönüşümlere ayak uydurma döneminde yeniliği takip ederek gelecek planlamasında doğru bir stratejik hatta sahip oldu. Buna örnek olarak; dijital etkinlik formatları, müşteri memnuniyetini doğru noktada yakalamak amacıyla ülkenin sosyolojik ve politik akışının takip edilmesi gibi fark ve fayda yaratacak özelikleri söylebiliriz. Event sektörü sizin için ne ifade ediyor?S.E.: Event sektörü deyince aklıma ilk gelen şey arzu
ve heyecan… İletişimin, insanın dokunabileceği tüm alanlara yayılması demek.
Kısaca aklımıza gelen güzel şeylerin başımıza gelmesi diyebiliriz. A.B.: Ben event sektörünü daha çok bağımlılık olarak
tanımlıyorum. En güzel bağımlılık insanın işine ve insanlar için ürettiklerine
karşı olmalı. Aylarca emek verdiğimiz birkaç günlük etkinliğe gelen insanların
tattığı heyecan ve yüzlerindeki mutluluk kadar insana haz veren bir başka duygu
olamaz.Başarılı bir etkinliği nasıl tanımlarsınız?S.E: Hatasız etkinlik başarılıdır. Bunu söylememdeki
sebep sektörümüzün hatasızlık üzerine tanımlanan bir kavram olması, yani
“organizasyon”, yani organize olmak. Bunun yanında vermek isteiği mesajı tüm
kitleye uygun motto ve kurguyla verilmesi de etkinliklerin başarısı açısından
çok önemli. A.B.: Başarılı bir etkinliğin temelinde marka ve
müşteriyle doğru iletişim yatıyor. Müşteriyi doğru anlamak, detaylara inerek
etkinliğin 5N 1K’sına uygun cevaplar bulabilmek çok önemli. Başarılı bir
etkinliğin mayası daha çok etkinlik öncesindeki iletişimde bulunuyor.Etkinlik projelerinin hazırlık evrelerinden söz eder
misiniz? S.E: Biz bir etkinliğe marka iletişimiyle başlıyoruz.
Önce markamızın içinde bulunduğu güncel gelişmeleri takip ediyoruz. Yeni bir
ürün çıkardılar mı, nasıl bir hedefle yol alıyorlar, nasıl bir algı oluşturmak istiyorlar,
pazarlama stratejileri neler gibi sorulara cevap arıyoruz öncelikle. Sonrasında
işin temasına, tasarımlarına ve kurgusuna ona göre çalışıyoruz. Görev
dağılımını da o işin özüne uygun bir şekilde yaparak etkinliğe giden süreci
örüyoruz.Müşterilerden gelen briefleri yeterli buluyor musunuz? Ajanslarla
sağlıklı briefler paylaşıldığını düşünüyor musunuz?A.B.: Markalar genel olarak brief verirken bütçe
odaklı düşündükleri için ajanslardan çekinerek iletişim kuruyorlar. Dolayısıyla
burada ajansların doğru yönlendirmeler yapması çok önemli. Sağlıklı brief’in
başlangıcı ajansın hazırlığıyla orantılı. İlk brief’ler genellikle amaca hizmet
etmiyor tabii ki. Biz burada iletişimin pinpon masasına döndürülmemesi için
merkeze kâr odağını değil anlama çabasını koyuyoruz. Genel olarak da bir
sıkıntı yaşamıyoruz.İnsan kaynağı, sektörün en temel konularından biri. Sizce
başarılı bir etkinlikte Süpervizör, Host ve Hostesler hangi kriterlere göre
belirlenmeli?S.E.: Ben burada İK şirketlerinin içinde bulunduğu
zorlu koşulların farkındalığıyla cevap vermek istiyorum. Sektörün tamamında
şartlar gereği ucuz iş gücü talebi var. Bu sorundan kaynaklı olarak da İK
şirketleri bu standarta göre personel istihdam ediyor. Dolayısıyla kriter arama
çabası da boşa çıkmış oluyor.Event Sektörünün, ülkemizde yeterince kurumsallaştığına
inanıyor musunuz?S.E.: Event sektörünün kurumsallaşmasının önündeki en büyük engel sektörel birlik ve dayanışma. Sektörel derneklerin akademiden kopuk yapıları ve ajansların mesleki standartlardan uzak duruşu MICE endüstrisine dağınık bir sürü görüntüsü veriyor. Bunun önüne geçilmesi için ilk yapılması gereken problemlerin doğru tanımlanması, akademi ve uzmanlarla birlikte bir reçete oluşturulması. Ülkemizde gerçekleştirilen etkinlik projeleri hakkında ki
genel görüşlerinizi alabilir miyiz? Yeterli kaliteye sahip olduğunu düşünüyor
musunuz? ve hedeflenen izleyici kitlesine hizmet verilebiliyor mu?A.B.: 2005-2014 yılları arasında ülke genelinde
gerçekleştirilen etkinliklere baktığımızda dünya ile yarışan birçok projeyi
görebiliriz. Onbinlerce kişinin katıldığı festivallerin, uluslararası kongre ve
konferansların, dünyaca ünlü müzikallerin, kültür-sanat etkinliklerinin yoğun
olduğu bu dönemin, hem ekonomik açıdan hem de ülkemizin tanıtımı açısından
çokça katkısı olduğunu söyleyebilirim. Bu dönem yapılan etkinlikler kalite
yönünden tartışılmaz nitelikteydi. Küstürülen profesyoneller, sektörel
dalgalanmalar ve ülkenin içinde bulunduğu zorlu koşullar son 5 yılda MICE
sektörünü çok yıprattı. Son 2 yılda toparlanmaya çalışan sektör, izleyici kitlesinin
artan talebiyle tekrardan ayağa kalkıyor. Umarım bu süreç ve çaba devletin
katkısına ve markaların yatırımlarına vesile olur.Event Sektörü ve sektör aracılığıyla 60 farklı iş kolu,
başarılı bir projenin hayata geçmesi için yoğun çalışmalar sergiliyor. Sizce
yapılan bu çalışmalar karşılığını alabiliyor mu?S.E: Samimi her çaba karşılığını alır. Hele ki parlak
ve idealist insanlardan oluşan sektörümüz için bu çabaların başarıyla
taçlanması olmazsa olmazdır. Ülkemizin turizm ve MICE alanında elde ettiği
global kazanımlar ortadayken daha iyisi için verilen mücadeleler elbette
karşılığını bulacaktır.Türkiye’de deniz de bitmez kum da, elbette umut
da…Türkiye’de yer
alan etkinlik mekanların yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Alt yapı ve konfor
olarak dünya ile mukayese ettiğinizde neler söylersiniz?A.B.: Etkinlik mekânlarının sayısı yeterlilik
gösteriyor. Özellikle son yıllarda açılan convention hoteller bu açığı
fazlasıyla kapattı. Ancak bu mekânların projelendirme ve yapım süreçlerinde
etkinlik profesyonellerinden görüş alınması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medya aracılığıyla mı? Yoksa son kullanıcının bir
etkinlik kapsamında dokunarak ya da tadarak elde ettiği veri mi olumlu sonuçlar
ortaya çıkarır ve satışları artırır?S.E.: Her ikisi de diyebilirim. Artık sosyal medya
ile gerçek alan birbirinden bağımsız düşünülemiyor. Bu iki noktaya doğru mesaj
vererek ve projelerin bu alanlara yansımaları hesaplanarak olumlu sonuçlar elde
edilebilir.