İstanbul Modern Sinema, farklı kuşaklardan yönetmenleri ağırladığı “Yönetmenlerle Buluşma” programının yedincisinde Pelin Esmer’i ağırlıyor. 6-16 Şubat 2020’de gerçekleşecek programda Esmer’in filmografisinden bir seçkinin yanı sıra yönetmenle söyleşi de yer alıyor İstanbul Modern Sinema’da Türkiye’nin güncel sinema kültüründe sanatsal kimliği ve özgün yaklaşımlarıyla öne çıkan yönetmenlerin konuk olduğu buluşma serisi Türk Tuborg A.Ş.’nin katkılarıyla devam ediyor. Yönetmen sinemasına odaklanarak onların gözünden üretim süreçlerine ve günümüz sinemasının dinamiklerine odaklanan programın bu yılki konuğu Pelin Esmer. Program dahilinde Esmer’in filmografisindeki altı yapım haricinde, ilk filmi olan kısa metraj
Kar(2000) ve Z1 Film Atölyesi’nde aldığı eğitimden sonra ekibinde yer aldığı, Yavuz Özkan imzalı
Bir Erkeğin Anatomisi (1997), yapımcılığını, yönetmenliğini ve kameramanlığını üstlendiği ilk belgeseli
Koleksiyoncu (2002) gibi yönetmenin kariyerinde yer etmiş bazı özel gösterimler de gerçekleşiyor.
Yönetmen Pelin Esmer ile söyleşi 13 Şubat’ta
Film ekiplerinin katılımıyla yapılacak gösterimlerin yanı sıra 13 Şubat Perşembe günü İstanbul Modern Sinema Programları Danışmanı Müge Turan ile Pelin Esmer bir söyleşi gerçekleşecek.
Esmer’in yolculuğu
Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra Yavuz Özkan'ın Z1 Film Atölyesi’ne katılan Pelin Esmer, sinema sektöründeki ilk görevini Ziya Öztan’ın yönettiği
Cumhuriyet (1998) filminde yönetmen yardımcısı olarak aldı. Yapımcılığını, yönetmenliğini ve kameramanlığını üstlendiği 46 dakikalık ilk belgeseli
Koleksiyoncu (2002) ile her şeyin koleksiyonunu yapan kendi öz amcası Mithat Esmer’i filme aldı. Yedi yıl sonra bu kişisel hikâye aynı koleksiyoncunun (Mithat Esmer) oturduğu apartmanın kapıcısıyla (Nejat İşler) kesiştiği kurmaca bir film olan
11’e 10 Kala’ya
(2009) evrildi. 2007’de davet edildiği Cannes Festivali Cinefondation’da yazmaya başladığı filmin uluslararası prömiyeri San Sebastian Film Festivali’nde gerçekleşti. Pelin Esmer’in ilk uzun metrajı ise bir belgeseldi: Toros dağlarında bir köyde yaşayan, günlerini tarlada, inşaatta veya evde çalışarak geçiren dokuz kadının yazdığı ve oynadığı tiyatro oyunu Kadının Feryadı!’nın yaratım ve sahnelenme sürecini izleyen
Oyun (2006). Yönetmen 13 yıl sonra bu kadınlarla yeniden buluştu ve
Oyun’un bir bakıma devamı olan
Kraliçe Lear’ı (2019) çekti. Pelin Esmer’in belgesel ile kurmaca arasında zikzak çizen yönetmenlik kariyerindeki ikinci uzun metraj filmi
Gözetleme Kulesi (2012) yine iki farklı karakterin karşılaşması üzerinden bir vicdan hikâyesiydi. Film uluslararası galalarını Toronto ve Rotterdam’da yaptıktan sonra Adana Altın Koza’da “En İyi Yönetmen” dahil beş ödül kazandı. Ardından Barış Bıçakçı ile beraber yazdığı
İşe Yarar Bir Şey (2017) iki kadının karşılaştığı bir tren yolcuğunda geçen, edebiyat ve ölüm üzerine bir film oldu.“Kurmaca ile belgeselin ‘iki arada bir derede’liğinde durmayı seviyorum” diyen Pelin Esmer’in sineması, belgesel ile kurmaca arasındaki o belirsiz alanı yaratıcı bir biçimde kullanır, hayattan büyük karakterleriyle sinemanın gerçeklikle olan ilişkisini her filmiyle yeniden sınar. Yönetmenin 20 yıllık sineması; tekrarı mümkün olmayan belgesellerle, hayatın olduğu kadar sanatın da işe yararlılığını sorgulayan, karakterleri kadar onların rastlaşmasıyla da ilgilenen, farklı kurmacalar arasında dolaşan bir yolculuk olarak tanımlanabilir.