Tüm dünya toplumları ve dünya bilim çevreleri tarafından yoğun ilgi gören ve hayranlık uyandıran Göbeklitepe, bu kez de İsveçlilerin ilgi odağı oldu.
Dünyanın en eski tapınağı olarak kabul edilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe, İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen konferansta tanıtıldı.Tanıtımı Prof. Dr. Necmi Karul yaptı
Akdeniz Müzesi’nde düzenlenen konferansa, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçisi Hakkı Emre Yunt, Türkiye’nin Stockholm Maslahatgüzarı Öznur Özkan ile çok sayıda İsveçli katıldı. Göbeklitepe’nin tanıtımını İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul yaparken, tarihin sıfır noktası olarak kabul edilen Göbeklitepe, National Geographic dergisinin 2020 listesine girdi.Geçtiğimiz yıl 400 bin kişi ziyaret etti
2019 yılı ‘Göbeklitepe Yılı’ olarak ilan edilmişti. Şanlıurfa’da bulunan ve geçtiğimiz yıl 400 bin ziyaretçiyi ağırlayan Göbeklitepe, arkeoloji tarihinin en büyük keşiflerinden biri olarak değerlendiriliyor.Göbeliktepe Hakkında
Dünyanın en eski arkeolojik tapınağı: Göbeliktepe (M.Ö. 10 bin)
Malta Tapınakları ve Sümerlerden 6 bin, Nuh Tufanından ve Stonehenge’den 7 bin, Mısır Piramitlerinden 7 bin 500, Hz.İbrahim’den 8 bin, Roma’dan ve Zeugma Mozaiklerinden 10 bin yıl önce Göbeklitepe vardı.Göbeklitepe, 12 bin yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait bir inanç merkezidir
Göbeklitepe’de yapılan kazılarda, yerleşik yaşama geçişle ilgili mevcut bilgileri alt üst edecek buluntular ortaya çıkmıştır. Göbeklitepe, M.Ö. 10 bin yani günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait bir inanç merkezidir. 80 dönümlük alana sahip olan ören yeri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2005 yılında 1. Derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. İnsanoğlu ilk kez, Neolitik Dönemde doğa ile olan ilişkisini kendi lehine çevirerek, avcılık ve toplayıcılık ile birlikte tarıma da yönelmiştir. Yine bu dönemde hayvanların evcilleştirilmesi gerçekleşmiş, ilk dini ve sivil mimari örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır.Göbeklitepe, adını bölgede bulunan yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır
Şanlıurfa İl Merkezi’nin 17 km doğusunda Örencik (Karaharabe) Köyü’nün 3 km kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe, adını bölgede bulunan yatır mezardan (ziyaretten) almaktadır. İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin işbirliği ile hazırlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Araştırma Projesi” çerçevesinde gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesinden Prehistorya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halet ÇAMBEL ve Chicago Üniversitesinden Prof. Dr. Robert BRAIDWOOD tarafından keşfedilmiştir.Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülmüştür
1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Harald HAUPTMANN’ın danışmanlığında yüzey araştırmaları yapılmış ve 1996 yılından 2006 yılına kadar Şanlıurfa Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Klaus Schmidt danışmanlığında kazı çalışmaları sürdürülmüştür. Göbeklitepe’deki kazı çalışmaları, 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Alman Arkeoloji Enstitüsünden Arkeolog Klaus Schmidt başkanlığında yürütülmektedir. Boğa, Tilki Ve Turnalı Stel Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan ilginç buluntular arasında çöl varanı, sürüngen kabartmaları, yaban domuzları, turna, leylek, tilki, yılan, akrep, koyun, aslan örümcek ve kafası olmayan insan kabartması, erkeklik organı abartılı olarak tasvir edilmiş erkek heykelleri vb. ortaya çıkan bulgular 12 bin yıl önce yerleşik hayata geçen bu dönem insanının inançlarını yansıtan önemli bulguları oluşturmaktadır. Mimarlık tarihi, insanoğlunun avcı ve toplayıcı toplumdan yerleşik topluma geçmesi ile başlar. Göbeklitepe’de bulunan 12.000 yıllık yapılar, mimarlık tarihinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. İnsanoğlunun tek tanrılı dinlerden önceki çok tanrılı döneme ait ilk tapınağı, M.Ö.4 bin yılına tarihlenen Malta Adası’ndaki tapınak olarak biliniyordu. Göbeklitepe Tapınağı’nın tespiti ile bu bilgiler geçerliliğini yitirmiş ve insanoğlunun ilk tapınağının günümüzden 12.000 öncesine tarihlenen “Göbeklitepe Tapınağı” olduğu bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Bu tespit ile birlikte arkeoloji tarihi yeniden yazılmaya başlanmıştır. Dünyada kabul gören arkeolojik görüşe göre insanoğlunun avcı ve toplayıcı yaşam biçiminden yerleşik hayata geçmesindeki en önemli faktörler; açlık korkusu ve korunma içgüdüsüdür. Ancak Göbeklitepe bu tabuyu yıkmıştır. Zira yapıldığı dönem göz önüne alındığında; yerleşik yaşama geçişte dinsel inanışların da etkisinin olabileceğini ispatlamıştır. Anlaşılan o ki; gelecekte yapılacak kazılar, Göbeklitepe’nin kendine has birçok sırrı sakladığını ortaya çıkaracaktır.