Hiç kuşkusuz trafik, özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların en büyük etkinliklerinden biri. Hatta diyebilirim ki, araç sahibi olanların en önemli etkinliği. Büyük şehirlerde araç kullanmak, özellikle İstanbul gibi bir metropolde araç kullanmak; kıvrak bir zeka, güçlü hisler, sanatsal direksiyon hakimiyeti, tereyağından kıl çeker gibi giden bir araç kullanma yeteneklerini içinde barındırır.İstanbul gibi bir metropolde bazı sürücülerin ise iyi bir sportmen
(!) olduğu öne çıkıyor. Özellikle Uzakdoğu sporlarına hayranlık duyan bazı
sürücülerin sergiledikleri figürler, ortaçağdan bu yana insanın keşfettiği en önemli
figürler arasında gösterilecek düzeyde.İstanbul gibi büyük bir metropolde araç kullanan sürücüler
aynı zamanda önemli bir maceraperest olarak gösterilebilir. Serengeti yaylalarında
dev bir Aslan’dan kaçan Antilop sürüsünün bir ferdi gibi olmak an meselesi.
İstanbul gibi dev bir metropolde yolların hakimi olan bazı araç sürücüleri,
Serengeti’de olduğu gibi, diğer araç sürücülerinin önüne ansızın çıkıverebilir,
farklı el ve kol hareketleri ve figürleriyle rakibi olan ve sessiz sedasız yolunda
devam eden diğer araç sürücüsünün dikkatini dağıtabilir, yolda zikzaklar çizerek
rakibi olan ve yolunda seyreden diğer araç sürücüsünün önüne çıkabilir ve kısa
bir zaman dilimi içinde ise, rakibi olan araç sürücüsünü ya darp ederek, ya da
rakibin kıvrak hareketiyle olay yerini terk etmesiyle birlikte, bütün bir gün
sürecek baş ağrısına sebep olabilirler.İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşayan, amacı sadece
yavrularının yanına sağ salim gitmek olan, işinden yorgun bir biçimde çıkmış
olan Antilop sürüsünün ferdinin başına nelerin geleceği çok fazla belli
olmamakla birlikte, her an tehlike içinde, çevresini dört gözle takip edip,
emin adımlarla yuvasına gitmeye çalışırken, Serengeti yollarının kralı olan
Aslan, bir anda hız yaparak ve anlık şekilde frene basarak, tek amacı sadece yuvasına
gitmeye çalışan Antilop’un kaza yapmasına, zarar görmesine, bir başkasına kasıtsız
bir biçimde zarar verdirmesine ya da hayatını kaybetmesine neden olabilir. Bu
türden bir zarara neden olan Serengeti’nin kralı Aslan, kıvrak zekası (!) ve
atikliği ile Antilop’un zarar gördüğü yeri terk ederek gözden kaybolabilir.
Müziksiz sokak olur mu?
İstanbul gibi bir metropolde yaşıyorsanız eğer, bazısokakların müziğe aşık olan insanlara ait olduğunu görebilirsiniz. Bu sokaklar,
etkinliğin en sık yaşandığı, gece yarısı olsa bile müzik sesinin sonuna kadar
açılabildiği, farklı araçlarla sokakların başından ve sonundan kapatılabildiği
ve hatta etkinliğin en önemli yerinde gece yarısı havai fişeklerin atılabildiği
yerler olarak öne çıkabilir.Bu sokaklarda yaşayan bazı insanların sanata ve sanatçıya
olan hayranlığı, diğer insanların tepkisine de yol açabilir. Tepki gösteren
insanların müziğin sesine bile tahammülsüzlüğü (!), müzik hayranı olan
insanların canını fazlasıyla sıkarken, o anda gökten bir yerlerden gelen bir
metal parçası (adına yorgun ya da kör kurşun diyorlar) balkonda sessiz sedasız
müziğe sempati duyan birinin kafasına inebilir ve hatta sessiz sedasız müziğin
ritmine doyamayan kişiyi aramızdan alabilir.
Korna sesleri ve yüksek sesli müzik eşliğinde dans eden
araçlar!
kaçıramayacağınız en önemli etkinliklerden bazıları herkesin dikkatini çeker
düzeydedir. Yolları yarış pisti olarak kullanan bazı gençlerin otomobil
sporlarına olan ilgisi (!), merakı (!) ve düşkünlüğü, lastik yakma diye tabir
edilen bir finalle son bulabilir. Yüksek sesli yerli apaçilerin seslendirdiği
ve herkesi hayran bırakan müziğin ortaya çıkardığı ambians, dinleyenlerde
oluşturduğu dans etme duygusu, ritmin hızına yetişmeye çalışan 70 yaşında ki
ninelerin ortaya koyduğu hareketler ve evinde hasta yatağında olan birinin
müziğin ritmiyle birlikte elde ettiği mutluluk paha biçilmez düzeyde olur. Bir de bu türden sportmenlerin kullandığı araçların
camlarına çıkan bazı gençler var ki, hayran duyulacak türden. Milyonlarca TL
verip akrobasi yapmak isteyen insanların iştahını kabartan bu gençlerin
araçların camlarına çıkarak gösterdikleri hareketler ve figürler, gür
sesleriyle birlikte bütünleştiğinde muhteşem (!) duyguların ortaya çıkmasına
neden olabilir(!).Araç camlarından sanatlarını icra eden bazı gençlerin ortaya
koyduğu performans, etkinlik sektörüne yıllarını vermiş kişilerin
dikkatlerinden kaçmazken, bazılarının ise içe kapanmasına, mesleklerine
küsmesine ve hatta bırakmasına kadar sürebilir.Akrobasiye ve motor sporlarına tutkuyla bağlı (!) olan bazı
gençlerin, müziğin sesini sonuna kadar açıp, şehrin ana yollarını kesme
etkinliği ise muhteşem (!) anların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Kilometrelerce
uzayan araç kuyruğu, hastaneye hasta yetiştirmeye çalışan ambulansın trafiğin
içinde ki bekleyişi, yangına yetişmeye çalışan itfaiyenin “amaaannnn boşver. Yanarsa
yansın” diye müziğin sesini sonuna kadar açan gençlere, sirenlerle verdiği
karşılık hiç birşeye değişmez (!). O nedenle etkinliği sevmeyen, müziğe ilgi duymayan, motor sporlarından
bihaber yaşayan, Serengeti gibi bir yaylada yaşama arzusu içinde olmayan, yol
kapatmayan insanların ortaya koyduğu tavır hiçte hoş olmamakla birlikte (!),
sanata, sanatçıya, sporcuya ve doğal yaşama gösterdikleri bir hakaret olarak
adlandırılabilir.İstanbul gibi büyük metropolde yaşamak; derinlik ve sanat
sevgisi gerektirir (!). Bu arada başlık ile yazı arasında ki tezat, bilinçli
yapılmakla birlikte, İstanbul trafiğine dikkat çekmek amacıyla yazılmıştır. Aman Aslan olmayın…Umut KAYA
Event News Köşe Yazarları'nın görüşleri kendilerine aittir. Event News, tüm dünya görüşlerine, yaşam tarzlarına, kişisel seçimlere ve fikirlere eşit mesafede yayın politikasına sahiptir.